Hep Mutlu Olmak Mümkün mü?
Gerçek Bir İyi Oluş Hali Mümkün mü?
Hiç "Sürekli mutlu olmalıyım" gibi bir baskı hissettiniz mi? Belki sosyal medyada herkesi kahkaha atarken, yoga yaparken ya da muhteşem bir tatilde gördünüz ve içinizden şöyle geçirdiniz: "Ben neden hep böyle hissetmiyorum?"
İşte bu yazı, tam da bu sorunun peşinden gidiyor: Sürekli mutlu olmak gerçekçi mi? Yoksa mutsuzluk da yaşamın doğal bir parçası mı?
Modern Hayatın Dayattığı "Pozitiflik"
Günümüzde "pozitif olun", "olumlu düşün" gibi söylemlerle çok sık karşılaşıyoruz. Oysa bu tarz mesajlar, olumsuz duyguları yaşamamamız gerektiği gibi bir algı yaratabiliyor. Bu da insanın kendini yetersiz ve "bozuk" hissetmesine yol açabiliyor. Gruber ve arkadaşlarının (2011) yaptığı çalışma, mutluluk takıntısının ironik bir şekilde daha fazla mutsuzluğa yol açabildiğini gösteriyor. Çünkü kişi, kendini "yeterince mutlu olamadığı için" sorgulamaya başlıyor.
Mutsuzluk Kötü Değildir
Mutsuzluk, öfke, kırgınlık, kıskançlık gibi duygular genellikle "kurtulmamız gereken" hisler olarak etiketlenir. Oysa bu duygular aslında bize bir şeyler anlatmaya çalışır. Örneğin, öfke, bir sınır ihlali olduğunda ortaya çıkabilir; üzüntü, bir kaybın haberini verir. Bu duyguları bastırmak yerine anlamaya çalışmak, duygusal esneklik kazanmamızı sağlar. Kendinize şunu sormayı deneyin: “Bu duygunun bana anlatmaya çalıştığı ne olabilir?”
"Hep İyi Hissetmek" Yerine "Her Şeyi Hissedebilmek"
Gerçek bir iyi oluş hali, sadece pozitif duyguları deneyimlemek değil; tüm duygulara yer açabilmekle mümkün olur. Kashdan ve Rottenberg'in (2010) yaptığı bir çalışma, psikolojik sağlığın temelinde bu esneklik becerisinin olduğunu ortaya koyuyor. Yani zor duyguları da kabullenebilen bireyler, uzun vadede daha dengeli ve iyi hissediyorlar.
Duygular Geçicidir, Kimliğiniz Değil
Kendimizi kötü hissettiğimizde, "Ben hep böyleyim" tuzağına düşmek kolaydır. Oysa duygular, hava durumuna benzer: Gökyüzü bazen kapalı olabilir ama bu, güneşin orada olmadığı anlamına gelmez. Kendinize şöyle sormayı deneyin: “Şu an neye ihtiyacım var?” Belki dinlenmeye, belki bir arkadaş sohbetine, belki de sadece biraz durmaya...
İyi Oluş, Hep Mutlu Olmak Değil
Yaşam, yalnızca güldüğümüz anlardan ibaret değil. Gerçek bir iyi oluş hali, tüm duygularımıza alan tanıyabildiğimizde ortaya çıkar. Kimi günler ışıl ışıl hissederiz, kimi günler gri... Ama her tünel gibi bu hisler de geçer. Ve biz, kendimize şefkatle yaklaştıkça, gökyüzü yeniden açılır.
Peki Siz Ne Düşünüyorsunuz?
Hiç "mutlu olmalıyım" baskısı hissettiniz mi? Kendi duygularınıza alan tanımakta zorlandığınız anlar oldu mu? Belki de sizin için "iyi oluş" hali bambaşka bir şeye karşılık geliyor.
Gelin, bu haftanın yazısını birlikte tamamlayalım. Bize, sosyal medya platformlarımızdan, sizi en çok zorlayan duyguyu ve onunla nasıl başa çıktığınızı yazın. Kim bilir, belki sizin deneyiminiz bir başkasının yoldaşı olur.
Kaynakça
-
Gruber, J., Mauss, I. B., & Tamir, M. (2011). The dark side of happiness: How, when, and why happiness is not always good. Current Directions in Psychological Science, 20(4), 221–227.
-
Kashdan, T. B., & Rottenberg, J. (2010). Psychological flexibility as a fundamental aspect of health. Clinical Psychology Review, 30(7), 865-878.
1. Langer, E. J. (1975). The illusion of control. Journal of Personality and Social Psychology, 32(2), 311-328.
2. Grossman, P., Niemann, L., Schmidt, S., & Walach, H. (2004). Mindfulness-based stress reduction and health benefits: A meta-analysis. Journal of Psychosomatic Research, 57(1), 35-43.
3. Hofmann, S. G., Asnaani, A., Vonk, I. J., Sawyer, A. T., & Fang, A. (2012). The efficacy of cognitive behavioral therapy: A review of meta-analyses. Cognitive Therapy and Research, 36(5), 427-440.
4. Wood, A. M., Froh, J. J., & Geraghty, A. W. A. (2010). Gratitude and well-being: A review and theoretical integration. Clinical Psychology Review, 30(7), 890-905.
5. Hayes, S. C., Luoma, J. B., Bond, F. W., Masuda, A., & Lillis, J. (2006). Acceptance and commitment therapy: Model, processes and outcomes. Behaviour Research and Therapy, 44(1), 1-25.
