top of page

Güçlü Olmak Ne Demek? Kırılganlıkla Var Olmanın Cesareti

 

Zor zamanlardan geçerken çevremizden sıkça duyduğumuz bir cümle vardır: “Güçlü ol.” Bazen bir dostumuz söyler bunu, bazen iç sesimiz.

 

Ama güçlü olmak ne demektir gerçekten? Ayakta kalmak mı? Gülümsemek mi?

Duygularını göstermemek mi? Yoksa bazen dağılmak, ağlamak, kırılgan hissetmek ama yine de yola devam edebilmek mi?

 

Bu yazıda, güçlü olmanın ne anlama geldiğini yeniden düşünmeye davet ediyoruz. Belki de güç, dışarıdan belli olmayan ama içeride sessizce süren bir cesarettir. Kırılganlığımızı bastırmadan, onunla birlikte var olabilmenin cesareti…

 

Kırılganlık: Zayıflık Değil, İnsan Olmanın Doğası

 

Toplumda uzun yıllardır kırılganlık, genellikle zayıflıkla eş tutulur. Ancak psikolojik araştırmalar bunun aksini söylüyor. Journal of Social and Clinical Psychology’de yayımlanan bir çalışmaya göre, duygusal kırılganlıkla temas kurabilen bireylerin, duygusal iyilik halleri daha yüksek ve stresle başa çıkma becerileri daha güçlü oluyor (Neff & Germer, 2013).

 

Kırılganlık, duygularımızı tanımak, onları bastırmadan yaşamak ve buna rağmen değerlerimiz doğrultusunda adım atabilmek anlamına gelir. Yani hissetmek, cesaret ister.

 

“Güçlü Görünmek” ile “Gerçekten Güçlü Olmak” Arasındaki Fark

 

Güçlü görünmek bazen bir maskeye dönüşebilir. İçeride fırtınalar koparken dışarıya “her şey yolunda” mesajı vermek yorucudur. Araştırmalar, duyguları bastırarak yaşamaya çalışmanın uzun vadede tükenmişlik, anksiyete ve depresyon gibi sorunlara yol açabileceğini gösteriyor (Gross & Levenson, 1997).

 

Gerçek güç ise, o fırtınaların içinde yön bulmaya çalışmak; duygularla birlikte ilerleyebilmektir. Güçlü olmak, kendimizi zoraki gülümsemelere hapsetmek değil; gerektiğinde “zorlanıyorum” diyebilmektir.

 

Kırılganlıkla Kalabilmek: Neden Zordur?

 

Bu kadar insani bir deneyimi yaşamak neden bu kadar zor gelir? Çünkü zihnimiz, belirsizlikten ve duygusal acıdan kaçınma eğilimindedir. Hissedilen her zorlayıcı duyguya çözüm bulmak, onu hemen bastırmak ya da yok saymak ister. Ancak araştırmalar, bu kaçınma davranışlarının geçici rahatlama sağlasa da uzun vadede psikolojik dayanıklılığı zayıflattığını ortaya koyar (Hayes et al., 2006).

 

Kırılganlıkla kalabilmek demek, “zor duygularımı yok etmeye çalışmıyorum, onlarla birlikteyim” diyebilmektir. Ve bu, düşündüğünüzden çok daha güçlü bir duruştur.

 

Gerçek Gücü İnşa Etmenin 4 Psikolojik Yolu

  1. Duygularınızla Kavga Etmeyin

Duyguları bastırmak yerine onların varlığını kabul etmek, zihinsel esnekliğin temelidir. Bir duyguyu bastırmaya çalıştıkça, onun üzerimizdeki etkisi artar. Fark etmek, adlandırmak ve “şu an bu duygudayım” diyebilmek, ilk adım olabilir (Ford et al., 2018).

 

   2. Şefkatli Bir İç Ses Geliştirin

Zorlandığınızda kendinize nasıl konuşuyorsunuz? İç sesiniz yargılayıcı mı, destekleyici mi? Neff (2011)’in çalışmaları, öz-şefkatli bireylerin stresle daha sağlıklı baş ettiğini ve özgüvenlerinin daha sürdürülebilir olduğunu gösteriyor.

 

   3. Küçük Adımlarla İlerleyin

Güçlü olmak, büyük hamleler yapmak anlamına gelmez. Bazen sadece bir gün daha devam edebilmek, kendinize biraz daha nazik davranmak ya da bir arkadaşınıza “bugün iyi değilim” diyebilmek de büyük bir adımdır.

 

   4. Değerlerinize Uygun Yaşayın

Kırılgan hissettiğiniz anlarda bile neyin sizin için önemli olduğunu hatırlayın. Aile, adalet, nezaket, yaratıcılık… Zor duygularla birlikteyken bile bu değerlere göre adım atmak, uzun vadeli güç ve tatmin hissini beraberinde getirir (Steger et al., 2006).

 

Güç, Sessizce Taşınan Bir Cesaret Olabilir

 

Güçlü olmak, duyguları bastırmak ya da hep dimdik durmak değildir. Bazen eğilmek, durmak, yavaşlamak ama yine de inandığın yolda yürümeye devam etmektir. Kırılganlıkla kalabilmek, en derin gücümüzü hatırlamamıza yardım eder.

 

Bir dahaki sefere “güçlü olmalıyım” dediğinizde kendinize şunu da sorun:

“Güçlü olmam neye benzeyecek bugün? Sessiz kalmak mı? Paylaşmak mı? Durmak mı? Devam etmek mi?”

Cevap her seferinde farklı olabilir. Ve her biri, kendi içinde oldukça değerlidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça

  • Ford, B. Q., Lam, P., John, O. P., & Mauss, I. B. (2018). The psychological health benefits of accepting negative emotions and thoughts: Laboratory, diary, and longitudinal evidence. Journal of Personality and Social Psychology, 115(6), 1075–1092.

  • Gross, J. J., & Levenson, R. W. (1997). Hiding feelings: The acute effects of inhibiting negative and positive emotion. Journal of Abnormal Psychology, 106(1), 95–103.

  • Hayes, S. C., Strosahl, K. D., & Wilson, K. G. (2006). Acceptance and commitment therapy: The process and practice of mindful change. Guilford Press.

  • Neff, K. D. (2011). Self-compassion, self-esteem, and well-being. Social and Personality Psychology Compass, 5(1), 1–12.

  • Neff, K. D., & Germer, C. K. (2013). A pilot study and randomized controlled trial of the mindful self-compassion program. Journal of Clinical Psychology, 69(1), 28–44.

  • Steger, M. F., Kashdan, T. B., Sullivan, B. A., & Lorentz, D. (2006). Understanding the search for meaning in life: Personality, cognitive style, and the dynamic between seeking and experiencing meaning. Journal of Personality, 76(2), 199–228.

bottom of page