top of page

Beni Neden Sevsinler ki? Sevilmeye Değer Olduğuna İnanmanın Psikolojisi

 

"O kadar da özel biri değilim." "Benim gibi birini neden sevsinler ki?" "Ben zaten yeterince iyi değilim."

Eğer bu düşünceler sana tanıdık geliyorsa, yalnız değilsin. Bu his, sadece sana özgü değil. Birçok insan zaman zaman, hatta bazen sürekli olarak, sevilmeye değer olmadığını düşünebilir. Oysa bu duygu, bir eksiklikten çok, zamanla içselleştirilmiş deneyimlerin ve öğrenilmiş inançların bir yansımasıdır.

Bu yazıda, bu düşüncelerin nereden geldiğini birlikte anlamaya çalışacağız. Ve belki de kendinle biraz daha şefkatli bir ilişki kurmanın yollarını keşfedeceğiz.

 

Sevilmeye Değer Olmadığını Düşünmek Nereden Gelir?

Bu his genellikle tek bir olaydan değil, yıllar içinde biriken deneyimlerden beslenir. Çocukken duygularının dikkate alınmaması, koşullu sevgi, eleştirel bir çevrede büyümek ya da dışlanma gibi yaşantılar, içimizde bir yerde “Ancak belirli şartlarda sevilirim” inancını yeşertebilir (Rogers, 1951).

Baumeister ve Leary’nin (1995) belirttiği gibi, ait olma arzusu insanın en temel psikolojik ihtiyaçlarından biridir. Ama bu ihtiyaç karşılanmadığında, kişi kendine olan inancını kaybetmeye başlayabilir. “Demek ki sevilecek biri değilim” diye düşünmek, çoğu zaman bir savunma biçimidir: Yeniden incinmemek için uzak durmak.

 

Bu Duygu İçimizde Nasıl Konuşur?

Bu düşünce, zamanla zihnimizin sessiz ama etkili bir parçası haline gelir. Bazen bizi durduran, bazen geri çeken bir iç sese dönüşür:

  • “Yeterince iyi değilsin.”

  • “Gerçek seni görürlerse giderler.”

  • “Seninle kalmalarının bir nedeni yok.”

Bu ses, ilişkilerde ya sürekli uyum sağlamamıza ya da duygusal olarak uzak durmamıza neden olabilir. Oysa biri bizi sevdiğinde bile, bu sevgiye dokunmakta zorlanırız. Çünkü bir yanımız hala sevilmeyi hak etmediğine inanır.

 

Sevilmeye Değer Olduğunu Hissetmek İçin 4 Şefkatli Adım

  1. Bu İnancın Kökenine Bak

Bu düşünceyi ilk ne zaman duydun? Belki bir cümle, belki bir bakış, belki uzun süreli bir yalnızlık hissi... O zamanki senle şimdi arasında fark var. Bugün, o duyguyu anlayan ama ona teslim olmayan bir yerden bakabilirsin.

   2.Yalnız Olmadığını Hatırla

Bu duyguyu hissetmek seni yalnız kılmaz, aksine seni insan yapar. Araştırmalar, insanların büyük çoğunluğunun zaman zaman kendini yetersiz ve sevilmeye değmez hissettiğini gösteriyor (Neff, 2003). Bu duygular paylaşıldıkça hafifler.

   3.İç Sesinle Daha Nazik Konuş

Zihnine gelen ilk düşünceyi gerçek kabul etmek zorunda değilsin. O ses geldiğinde, onu fark et ve yargılamadan şunu eklemeyi dene: “Bu sadece bir düşünce. Şu anda yorgun hissediyor olabilirim, ama bu sevilemez olduğum anlamına gelmez.”

   4. Kendine Şefkatle Yaklaş

Tıpkı bir arkadaşına göstereceğin anlayışı kendine de göster. “Bu düşünceyi hissetmemin bir nedeni var, ama bu benim değerli olmadığım anlamına gelmez.” Bu tür bir içsel yaklaşım, zamanla kendinle kurduğun ilişkiyi dönüştürebilir.

 

Sevilmek Bir Ayrıcalık Değil, Herkesin Hakkı

Sevilmeye değer olduğuna inanmak bazen zor olabilir. Ama bu zorluk, gerçeği değiştirmez. Sevilmek, sadece “mükemmel” olanlara ait bir şey değil. Kusurlarınla, kırgınlıklarınla, çelişkilerinle birlikte sevilebilir birisin.

 

Bu yazıyı bitirirken kendine şu hatırlatmayı yapabilirsin: "Olduğum gibi var olabilirim ve bu halimle bile sevilmeyi hak ediyorum."

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kaynakça

  • Baumeister, R. F., & Leary, M. R. (1995). The need to belong: Desire for interpersonal attachments as a fundamental human motivation. Psychological Bulletin, 117(3), 497–529.

  • Neff, K. D. (2003). The development and validation of a scale to measure self-compassion. Self and Identity, 2(3), 223–250.

  • Rogers, C. R. (1951). Client-centered Therapy: Its Current Practice, Implications, and Theory. Houghton Mifflin.

bottom of page