top of page

Takılıp Kalmak Neden Normal

(ve Yine de Nasıl İlerlenir?)

 

Hiç yerinizde sayıyormuş gibi hissettiniz mi? Ne kadar çabalasanız da ilerleyemediğinizi düşündüğünüz oldu mu? Belki kariyerinizde, bir ilişkinizde ya da kendinizle ilgili değiştirmek istediğiniz bir konuda sıkışıp kalmışsınızdır.

 

İyi haber: Bu yalnızca sizin başınıza gelen bir şey değil. Takılıp kalmak, tıpkı anahtarınızı kaybetmek ya da yanlışlıkla eski sevgilinizin yıllar öncesine ait bir Instagram gönderisini beğenmek kadar insani bir durum.

 

Ama işin güzel yanı şu: Takılıp kalmak, aslında bir şeylerin ters gittiği anlamına gelmez. Tam tersine, bazen büyümenin ve değişimin eşiğinde olduğunuzun bir işareti olabilir. O halde, neden sıkışıp kaldığımızı ve yine de nasıl ilerleyebileceğimizi konuşalım.

 

Takılıp Kalmak Normal mi? (Kesinlikle Evet, Ama Sebebi Değişebilir!)

 

Öncelikle, kendinize şunu hatırlatın: Takılıp kalmak bir başarısızlık değil, insan olmanın doğal bir parçası. Araştırmalar, beynimizin belirsizliği tehdit olarak algıladığını ve değişime karşı otomatik olarak direnç gösterdiğini ortaya koyuyor (Frontiers in Psychology, 2018).

 

Yani, bazen ilerlemek istememize rağmen harekete geçemeyişimizin sebebi tamamen biyolojik olabilir.

 

Ancak her zaman beynimizin bizi koruma çabası nedeniyle mi takılıp kalırız? Bazen motivasyon eksikliği, tükenmişlik ya da hedeflerimizin artık bizim için anlamını yitirmiş olması da bir sebep olabilir.

 

Eğer gerçekten ilerlemek istiyorsak ama harekete geçemiyorsak, bunun nedeni sadece beynimizin belirsizlikten kaçınma çabası değil, aynı zamanda içsel bir motivasyon kaybı olabilir.

 

Bu yüzden, ilerleyemediğinizi düşündüğünüzde kendinize şu soruları sormak faydalı olabilir:

  • Gerçekten ilerlemek istiyor muyum? Yoksa bu hedef artık benim için anlamını mı kaybetti?

  • Tükenmiş olabilir miyim? Kendimi çok mu zorluyorum? Belki de bir süre dinlenmeye ihtiyacım var.

  • Bu konuda yeterince motive hissediyor muyum? Eğer hissetmiyorsam, bu hedef gerçekten benim için mi, yoksa sadece yapmam gerektiğini düşündüğüm bir şey mi?

 

Bazen ilerleyemememizin sebebi beynimizin koruma çabası, bazen ise içsel motivasyonumuzun eksikliği olabilir. Eğer artık heyecan duymuyorsanız, belki de yönünüzü değiştirmek en doğrusu olabilir! Bu ayrımı yapmak, neye gerçekten ihtiyacınız olduğunu anlamanıza yardımcı olabilir.

 

Takılıp Kalmayla Savaşmanın Sorunu

 

Takıldığımızda ilk tepkimiz genellikle bu durumu “çözmeye” çalışmaktır. Ne yaparız?

  • Aşırı düşünüp durumu analiz ederiz (bunu yaparak çözüme ulaşan biri oldu mu?).

  • Kendimizi “Şimdiye kadar çok daha ileri gitmeliydim” diyerek suçlarız.

  • Zorla harekete geçmeye çalışır, sonra daha da yorulur ve tükeniriz.

 

Ama işin aslı şu: Takılıp kalmayla savaşmak, bataklıktan çıkmaya çalışırken çırpınmaya benzer—sizi daha da dibe çeker. Peki ya bununla savaşmak yerine, ona merak ve şefkatle yaklaşabilseydik?

 

Nasıl İlerlenir? (Aklınızı Kaybetmeden!)

 

  1. Takılıp Kaldığınızı Kabul Edin (Evet, Gerçekten)

 

Her şey yolundaymış gibi davranmak ya da kendinizi suçlamak yerine, şu yöntemi deneyin: Derin bir nefes alın ve kendinize “Tamam, şu an takılıp kaldım. Olduğum yer burası” deyin.

 

Bu basit kabul ediş bile inanılmaz derecede rahatlatıcı olabilir. Araştırmalar (Journal of Personality and Social Psychology, 2018), zorlayıcı duyguları bastırmak yerine kabul etmenin stresi azalttığını ve genel ruh halini iyileştirdiğini gösteriyor. Kabul, bir şeyleri olduğu gibi görmenizi ve ilerlemek için daha sağlıklı yollar aramanızı sağlar.

 

    2. Önemli Olan Şeylere Odaklanın

 

Takılıp kaldığınızda, neden başladığınızı unutabilirsiniz. Kendinize şu soruyu sorun: Benim için gerçekten önemli olan ne?

 

Belki yaratıcılık, sevdiklerinizle bağ kurmak ya da dünyada bir fark yaratmak sizin için değerli olan şeylerden biri. Değerlerinizi hatırlamak ve onlara uygun küçük adımlar atmak, kendinizi daha motive hissetmenize yardımcı olabilir.

 

    3. Bir Sonraki Küçük Adımı Belirleyin

 

Her şeyi bir anda çözmeye çalışmak bazen daha da yorucu olabilir. Bunun yerine, şu soruyu sorun: Bugün yapabileceğim küçük ama anlamlı bir şey ne olabilir?

 

Belki bir e-posta göndermek, kısa bir yürüyüşe çıkmak ya da sadece birkaç dakika günlük tutmaktır. Büyük ilerlemeler küçük adımlarla başlar. Unutmayın, bazen yalnızca ilk adımı atmak, hareketin başlaması için yeterlidir.

 

    4. Düşüncelerinizle Aranıza Mesafe Koyun

 

Beyniniz sizi sadece korumaya çalışıyor olabilir ama bazen de içsel motivasyonunuz düşük olabilir. Ona karşı savaşmak yerine, kaygılı düşüncelerinizin gelip geçmesine izin verin.

 

Örneğin, kafanızın içinde sürekli konuşan o eleştirel sesi bir karakter gibi hayal edin. Ona komik bir isim verin. Mesela, sürekli felaket senaryoları yazan iç sesinizin adı “Bay Mükemmeliyetçi” olabilir.

 

Büyük Resim: Takılıp Kalmak Bazen Gerekli Bir Duraktır

 

Takılıp kalmak, bir şeylerin yanlış gittiğinin değil, değişimin kapıda olduğunun göstergesidir. Bu süreç, yavaşlamaya, gerçekten önemli olan şeylere odaklanmaya ve küçük, bilinçli adımlar atmaya bir davettir.

 

Rahatsız edici hissettirse de en çok büyüdüğümüz anlar genellikle bu tür belirsizlik anlarıdır. O yüzden bir dahaki sefere takılıp kaldığınızı hissettiğinizde panik yapmayın.

 

Derin bir nefes alın, bunun normal olduğunu kendinize hatırlatın ve şu soruyu sorun: Bugün, benim için önemli olan bir şeye doğru atabileceğim küçük bir adım ne olabilir?

 

Çünkü gerçek şu ki: Sandığınız kadar takılı değilsiniz. Sadece değişimin ortasındasınız.

 

 

 

 

 

Kaynakça

 

  • Kashdan, T. B., & Rottenberg, J. (2010). Psychological flexibility as a fundamental aspect of health. Clinical Psychology Review, 30(7), 865–878.

  • Peters, A., McEwen, B. S., & Friston, K. (2017). Uncertainty and stress: Why it causes diseases and how it is mastered by the brain. Frontiers in Psychology, 8, 1657.

  • Ford, B. Q., Lam, P., John, O. P., & Mauss, I. B. (2018). The psychological health benefits of accepting negative emotions and thoughts: Laboratory, diary, and longitudinal evidence. Journal of Personality and Social Psychology, 115(6), 1075-1092.

bottom of page